29 Mayıs 2013 Çarşamba

Sezai Karakoç Şiiri Açık Sözlü Bir Şiirdir


Evrensel bir şair.


Hayatımızda şiiri tutunacak bir imkân olarak almak gerektiğini düşünüyorum. Hayatı kuran etkilerin içinde var olmuş olan şiir, bir atardamar olarak yerini muhafaza eder. Sezai Karakoç şiiri hayata açıkça sirayet eden bir ağırlığın içinde yer alır. Açık sözlü bir şiirdir. Kendini saklamaz. Adeta ben buradayım diye seslenir. Duyurur kendini. Gösterir kendini. Zaten dikkat edilirse Karakoç şiiri günümüze gelinceye kadar hep böyle yapmıştır. Kendini bir mecburiyet halinde ortaya koymuş ve mecburen görülmüştür. Çünkü görülmese olmazdı ve hayatın şiir tarafı eksik kalırdı. Sezai Karakoç ne doğulu ne de batılı bir şairdir o bir bütünü kapsayan evrensel bir şairdir.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

ŞAİR ABDURRAHİM KARAKOÇ





Sevgili kardeşim Arif Dülger geçenlerde 6.3.2013 tarihinde Ankara Bağlumda medfun Seyid Abdülhakim Arvasi hazretlerini ziyarete gittiğinde o mevki civarında medfun Şairimiz Abdürrahim Karakoç’un kabrine yaptığı ziyarete ilişkin birkaç fotoğraf gönderdi bana. Kabristanı ziyarette haliyle merhum şairimiz Abdurrahim Karakoç’a dua ve ziyaret için kabrin başına varmış. Lakin merhum şairimiz vefat edeli bunca zaman geçmesine rağmen mezarının yapılmamış olması şairimiz Arif Dülgeri pek üzmüş. Bu güzide şairimizin kabri neden bu halde bekliyor diye de sual etmekte ve haklı olarak serzenişte bulunmakta.

Sezai Karakoç ile Cahit Zarifoğlu




Bana öyle geliyor ki ileri zamanlarda şiirimizin, bilhassa İslami duyarlıklı şiirimizin başlangıcını bu iki güzide şairimizle başlatmış olacak geleceğin genç şairleri. Şiirin akan damarlarından hangisini öne alacağız veya nasıl bir hal içersinde bütüncü bir bakış açısıyla gündeme getireceğiz, üzerinde durulacak bir önemli nokta olarak görülecek. Şiirimiz iki damardan geliyor ise bunlardan birinin meta üzerine kurulmuş olduğunu bir diğer damarın ise deruni mana üzerine kurulup geliştiğini gözlemlemiş oluyoruz.  Böylece maddi ve manevi yaklaşım tarzı içersinde gelişiyor şiirimiz.

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Âdem Özbay’ın Şiiri: Tuzu Eksik Ölü


Âdem Özbay cesaret ya Allah demiş olmalı ki:

Gidiyorum abi dedi ve gitti. Gitmeden de bana ve Jan devrime bir iyilik edip benim bir şiir kitabımı Jan’ın ise hikâye kitabını tertipleyip gün yüzüne çıkarıp ve de üstelik bir miktarını bir güzelce paketleyip Beylerbeyine geldi. Bizi bu harikulade inceliği ile bir defa daha sevindirmiş oldu. 

SEYRİ SEFER HALİNDE






Eve hanımın kadın misafirleri, sohbet arkadaşları gelecekleri için evden dokuz otuz civarında çıkıyorum. Haftanın iki günü Salı ve Cuma olmak üzere ders yapıyor sohbet ediyorlar kendi aralarında. Bu sabah hava oldukça güzel görünüyor. Dünden bir niyetim var. Bu sebeple şöyle Beykoz’a kadar bir gideyim, oradan da Beykoz – Kadıköy otobüsü ile Kadıköy’e gidip şiirimin çıktığı Mühür dergisini alayım, öylece döneyim eve. O zamana kadar misafirler gitmiş olurlar.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

EMİNİM BUNLARI BİLİYORSUN




Yapmayın dediydim yapmayın gözlerimde yaş
Yanıma yöreme Nötron başımın ortasına Atom
Yetmediyse eğer bir kaç tane Hidrojen
Biraz şurada burada terör biraz fitne fesat! 

İKİNDİÜSTÜ ÜSKÜDAR



Bulaydım orada bir yerde ortasında şehrin

Ki şehre koşarak gelen adamı da düşündüm

Düşündüm de böyle oldum böyle gün ikindi

Vakit serseri bir kurşun gibi akıp gitmekte

Ben zarif bir halden zarif bir adamdan şiirler

Martılar ne güzel dalıp denize kanat açarak

Bir şairin selamıyla kelamıyla dalgalar.

KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN


Hülasa şiirin kanatları altında sözün uçarı yüzünü

Kıbleye dönerek bismillah her şey sonunda bir şey

Bir meydanın eseri olacak bir meydanın zebunu

Bir kapının nice kapılara bölünerek öyle cazip

Bir hal içinde itiraf olunur ise cümlesine eyvallah.

MAYIS BİR


  

Aklında bir kıvılcım nasıl çabuk

Gibi olmalı muhtemelen akşam

Şehre bir münadi koşarak gelse

Ey dünya ahalisi şahit olunuz

Bir haksızlık var değil mi dese.