23 Temmuz 2014 Çarşamba

ALLAHA SÖZÜ VAR BU ÇOCUKLARIN





İşe bakın hele siz gözyaşı damlasını
Dünya güzeli bebeğin yüzüne konmuş
Ölmesi benziyor ayın yüzüne
Alayı semada dahi dünyada
Bir imdat sedası bir yardım eli.

20 Nisan 2014 Pazar

MEVSİM DÖNÜYOR



Bir ara çay içelim oturup sahilde şöyle
Beylerbeyi mesela deniz olsun görelim
Uzunca seyredelim derin gölgeli zaman
Nereye bakar aklı nereden çıkar duman
Dalgacıkları olsun karşı yakadan bari
İşte böyle azizim çayların demi falan
Güzel günler bakarsın geliverir ardından.

HAYAT DEVAM EDERKEN



Ey benim iki gözüm yaptığın güzel işler
Teberrüken yürünmüş uzun bir yol gibidir
Bunu bilmezse şehir bilen bulunur elbet
Suya bakmak nasılsa öyledir dağın ardı  
Yol vardır yolcu vardır yürür menzile doğru.

18 Şubat 2014 Salı

Bir gün nasıl olduysa şiir yazdım kendime



12 Ocak 2014 Pazar günü Beylerbeyinde oturduğum evin karşısındaki bir mekanda Adem Özbay ile ikindi ve akşam arasındaki vakitte bir sohbetimiz oldu. Sağ olsun genç yayıncımız, iyi romanlar yazacağını beklediğim sevgili genç dostum bir plaket ve bazı hediyeler ile gelmiş meğer sohbete. Genç Gelişim dergisi adına “Şiire ve kültüre adanmış bir ömür Şiir Onur Ödülü” adıma yazılmış plaketti bu takdim ettiği.

13 Ocak 2014 Pazartesi

ORTALIK ANİDEN KARIŞTI VE SONRA



Sis çöktü.
Gözün göremediğini kulağın duyamadığını
Bilemedi tabi kimseler o kadar çoktular ki
Ne oldu ne bitti, ölümler, ölümlere ulandı
Bir hayli yıkılmış pörsümüş kalbin içinden
Karışık bir rüzgârın köpürmesiyle
Geçip gittiler cinayetlerin üzerinden
Kimisi zafer çığlıkları atarak
Havalara ateş ederek
Kuşları ürküterek
Ölümün üzerine yürüdüler bir daha.

12 Ocak 2014 Pazar

Müştehir Karakaya ile...


Sevgili Müştehir Karakaya geçmiş günleri analım biraz. Hani şu artık tarih olan Kardelen dergisinden söz edelim. Nasıl bir heyecandı öyle. Dergi çıkarma niyetinizi, sonrasını. Kimler vardı. Siz kimdiniz? Cağaloğlu ne haldeydi?

- Evet, artık tarih olan ama iyi bir tarih olan geçmiş... Gençlik yılları... 1990 yılı... Sancılı bir yıldı. Sizlerin de malumu, seksenli yılları yeni bitirmişiz, dergiler, kadim dergiler, uzun yıllar çıkan dergiler kapanıyordu. Artık bu ağır yükü taşıyamıyordu, ben de neredeyse işsiz, güçsüz, parasız pulsuzdum. Zaten benim gibi yarım akıllılar böyle bir günde, böyle bir durumda dergiciliğe soyunur. 80 kuşağı olarak bugün anılan şairleri ve yazarları, edipleri, eleştirmenleri hızını alamadan, kendilerine bir tokmak ararken, işte tam da bu hengâmede, itilmişlerin bir bargâhı olsun istedik bu dergiyle... KARDELEN dedik adımıza. Bizi bugüne taşıyan şey, o günkü heyecanlar değil mi, sizce?

11 Ocak 2014 Cumartesi

ÇAMLICADAN AŞAĞI




1968 yılında Beylerbeyine vardığımda sessiz sakin bir mahallenin edepli terbiyeli yaşayanlarıyla yavaştan bir samimiyet içinde olmaya başlamıştım. Bakkal amcamız, çarşı esnafı, konu komşu gülücükler dağıtarak selamlaşıyor öyle bir havanın genç bedenime iyi geldiğinin kısa zamanda farkına varıyordum.