15 Nisan 2013 Pazartesi

HUGO CHAVEZ



Bunlar adamı kanser yapar Hugo
İsterler ki dünya babalarının malı gibi
Sallanıp dursun önlerinde
El pençe divan dursun
Boynu bükük emre amade sallanıp dursun
Bu zalimler böyledir Hugo bu zalimler böyle.

10 Nisan 2013 Çarşamba

GÜZ KLASİĞİ





Şehri terleterek dolaşmanın ne sakıncası olabilir
Önemli olan çıkabilmektir kalabalıkların arasından
Orada bir güz klasiği eşliğinde ikindilerin o korkusuz
O mahir o cüretkâr aşka müptela duruşlarında
Şehre dair çok şey vardır mutlaka.

Hakir Kuşu Eti İçin Öldürmek




    “Bilmübalağa denilebilir ki, her kesin anlayabileceği şiir münhasıran dûn şairlerin işidir.” Diyor, Ahmet Haşim. Yani açıkçası şiirden anlamak her babayiğidin harcı değildir demek istiyor. Peki, nedir bu anlaşılması zor olan şiir? Ne iş yapar, ne işe yarar oluyor ki? Boşuna olan, olmasa da olur kabilinden bir şey midir bu adına şiir denilen, bir yerde yukarılarda gibi duran, bir yerde de aşağılarda sürünüyor gibi görünen kelimeler yumağı. Biraz da çevirmenlerin tam karşılığını bulamadıkları bir kelimenin özgün yazılışını parantez içine alışları gibi, öyle müphem… Muhakkak şiir söylemek ya da yazmak basit bir uğraş değildir, zorluğu, çilesi vardır. Anlamak ise duyumsamak demektir. Anlamak; anlayıp da işine gelmiyorsa benimsememek demektir. Her okuyan kendine göre bir şeyler anlıyordur muhakkak. Ama nasıl anlıyordur, tahayyül ettiği gibi, anlamak yetisinin elverdiği miktarda; yani tam değil. Belki de şiiri söyleyenle şiiri anlayan arasında fark yoktur, fark yalnızca anlayışlarda vardır. Nitekim İmam Gazali; “Allah aşkı ile yananların vecdi anlayışlarına göredir. Anlayışları da tahayyül ettikleri gibidir. Onun hayalinin şairin şiiri ve muradına uygun olması şart değildir” demiştir.

1 Nisan 2013 Pazartesi

DOSTUM VAKİT DAR




Bir gün
Gözyaşının
Ağıtın ve kanın
Hesabıdır olacak
Orada başlayacak ortasında zulmün
Bir gün mutlaka güller
Anlaşılmaz bir yosmanın raksına rağmen
Rengârenk açacak
Ağır ağır her şey
O dayanılmaz arzunun haşmetiyle
Tabiat bir daha ve ilaveten ey aşk
Olağanüstü bir mavi doğuracak.

MEMLEKET HAVALARI





Sahi biz nerelere giderdik bir yerlere giderdik
Taşmazdı kabarmazdı dururdu tenhalarda
Uzaktan gelirdi iniltiler yakından duyulmazdı
Bilinse geciktirilirdi koyulaşır sinerdi gölgelere
Dağılırdı elbet çatlardı nar gece olurdu.

AKŞAM YEDİ SULARI




Ah yağmurlu kaldırımlar
Siz de mi anlamıyorsunuz beni
Mırıldandığım onca dualar
Her akşam yedi suları
Hani epeydir ki...

Nurettin Durman kimdir?




Nurettin Durman

1945 yılında Bingöl’de doğdu. Altmış ihtilalinden sonra İstanbul’a yerleşti. İlk şiiri 1964 yılında yayımlandı. Kardelen dergisinin kurucuları arasında yer aldı.. DüşÇınarı dergisini çıkardı... Dört sayı Lamure Dergisini yönetti. Şiir ve şiir kitapları üzerine değini ve eleştiriler yazdı. 1994 yılından 2008 Ocak ayına kadar Akit - Vakit gazetesi kültür sayfasında haftalık yazılar yazdı. Bir süre Milli Gazete Düşünce sayfasında yazdı.  Kısa bir süre Yeni Söz gazetesinde yazdı. Edebiyat dergilerinde şiirlerini yayımlıyor. 1968 yılından itibaren Beylerbeyi’nde ikâmet ediyor…