10 Eylül 2013 Salı

KILIÇLAR ZEHİRLİYDİ


Geceydi, karşılıklı oturmuş konuşuyorduk
Lafı Çine kadar götürüp getirdikten sonra
Önce kalın bir kitaptan peş peşe iki şiir
Üçüncüsünü ben söyledim sevdiğim bir şiirdi
Çaylar gelmeden mükellef bir porselen tabak
Arada bir hikâye okumaya kalktıysa da ayrıca
Eski bir kelime aykırı bir tercüme gibi çıkınca
Yeter bu kadar deyip çantasından içeri.


Geceydi İsrail Gazzeye kaç yüz bomba atmış
Uçaklar kaç yüz sorti yapmıştı gündüz vakti
Ölümleri cinayetleri yakıp yıkmayı seviyormuş
Gazzenin roketleri şöyle böyle birkaç çentik
Birkaç ölü İsrailli kızılca kıyamet bir bahane
Gazzenin ölü çocukları Gazzenin çarşı pazarı
Yani şartlar eşit olsa anlaşılan şartlar her neyse
Kendinden başkasına tuhaf bakıyor insan.

Geceydi, hâsılı gecelerden bir geceydi
Kıssası Enbiyadan hazin bir mesele çıktı ortaya
Hazreti Ali ile Muaviye kıran kırana bir savaştaydı
İbretlik bir mesele asırların derslerin meselesi
Küfe Şam arası Mekke Medine arası Kahire
Basra’dan şuradan buradan bir üzgün miras
Talibin oğlu Ali, Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye
Acı, ağır bir meseledir, hariciler vardır.

Geceydi Taha Suresinin son ayetleri ağır ağır
İlerleyen vaktin kalbinden içeri akıyordu:
De ki: “Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyedurun.
Şüphesiz düz yolun sahiplerinin kimler olduğunu
ve kimlerin doğru yolda bulunduğunu
yakında bileceksiniz”
Taha Suresi 135. ayet diyordu.

Sabah namazı vaktiydi kılıçlar zehirliydi
Muaviye muhafızları sayesinde kurtulmuştu
Amr Bin As hastalanmış evden çıkamamıştı
Hz. Ali sabah namazına giderken suikasta uğramıştı.

Sabah namazı vaktiydi kılıçlar zehirliydi…

*
Nurettin Durman 
17 Kasım 2012, Cumartesi, 13: 12


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder